- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Aşağıda dil bağı ile ilgili oldukça beğendiğim ve belki biraz eski bir özet makale olan "Ankyloglossia: To Clip or Not to Clip? That’s the Question. The ASHA Leader, December 2005, Vol. 10, 6-30. doi:10.1044/leader.FTR2.10172005.6" ' den alıntıladığım özet bilgileri paylaşmak istedim.
Sıklıkla "dil bağı" ya da "hipertrofik lingual frenulum - kısa dil bağı" olarak anılan Ankiloglossia, doğumdan hemen sonra tespit edilen yaygın bir konjenital anomalidir. Lingual frenulumun anormalliği nedeniyle dilin kısmi füzyonu veya nadir durumlarda ağız tabanına total füzyonu ile karakterizedir.
Tanımı gereği, küçük bir frenum olan bir frenulum, hareketli bir kısmı sabit bir parçaya (ağız tabanına) bağlayan dar bir mukoza tabakasıdır. Amacı, o parçanın aşırı hareketini dengelemek ve kontrol etmektir. Dil frenulumu genellikle dilin orta kısmının altındadır. Bu şekilde, dilin tabanının stabilize edilmesine yardımcı olabilir, ancak dil ucunun hareketine müdahale etmez. Ankiloglossia ile, dil frenulumu dilin ucuna yakınında anterior bir eke sahiptir ve olağandışı derecede kısa olabilir. Bu dil ucunun ağız tabanına sanal olarak yapışmasına neden olur ve bir dereceye kadar sınırlı dil ucunun hareket etmesine neden olabilir (Ek not: yakın zamanda dil bağı sınıflamaları netlik kazandı ve bu konu ile ilgili daha nt bilgiler bulabileceğiniz link >> etkilenme oranı en fazladır. Kotlow Dil Bağı Sınıflandırılması' nı bulabileceğiniz link >> Kotlow Üst Dudak Bağı Sınıflandırılması, Coryllos Dil Bağı Sınıflandırılması ve Kotlow Dil Bağı Sınıflandırılması).
Ankiloglossia' nın tanısal özellikleri tespit etmek kolaydır. Genellikle hasta dilin alt kısmı veya alt ön işlerin arka kenarından dışarı çıkmasını sağlayamaz. Dil dışarıya doğru zorla çıkarılmaya çalışıldığında dil ucu orta hattında çentiklenir ve kalp şeklinde bir kenar oluşur. Buna ek olarak, hasta ağız açıkken dil ucuyla ağzın çatısına dokunamayabilir. Dil bağının tanısal sınıflandırma sistemi Dr.Kotlow tarafından önerilmiştir. Yakın zamanda ön dil bağı, arka dil bağı ve serbest dil alnı hesaplaması ile ilgili oldukça güzel sınıflandırma ve dil bağı tanımlama kriterleri getirildi. Yukarıda size yazdığım linke tıklayarak bakabilirsiniz.
Dil bağının sıklığı belirsizdir, çünkü bildirilen değerler yenidoğanlarda % 1'den az ve % 97'ye kadar değişmektedir (Lewis & Counihan, 1965). Daha yeni raporlar yenidoğanlarda prevelansı yaklaşık% 4-5 arasında tutmaktadır.
Ankiloglossia doğumda önemli olmasına rağmen, şiddet ve fonksiyonel etkiler zamanla ve oral büyümeyle birlikte azalma eğilimi gösterir (Ek not - özellikle dilin ucuna kadar gelen Tip 1 ve Tip 2 ön dil bağlarında dildeki hareket kısıtlanması en fazladır, bu hastalarda kendiliğinden dil bağı yırtılması çok nadirdir ve dilde yapısal değişiklik, memeden erken kesilme gibi olumsuz etkilenmeler olabilmektedir). Yaşamın ilk dört ila beş yılı boyunca ağız boşluğu şekli ve boyutu önemli derecede değişir. Çene yüksekliği artar, dişler çıkar, dil büyür ve uç daralır. Aynı zamanda, dil frenulumu geriler, gerilir ve hatta kopabilir. Bu nedenle, çocuk büyüdükçe, dil-bağının şiddeti azalır ve dilin hareketinin başlangıçtaki kısıtlamaları azalır. Aslında buradaki son cümleye 13 yıl içerisinde değişti biraz ve bu eski bilgilere göre gereksiz yere tedavi gecikmesi yaşanan, dilinin ucu yuvarlaklaşmış ve kesildikten sonra bile dilinin ucu yeterli miktarda yukarıya doğru kalkmayan hastalar mevcut. Fonksiyonel dil bağlarının en erken sürede kesilmesi şuan en çok değer gören görüştür. Dil bağını kendiliğinden kopması oldukça nadirdir (dil bağı türlerine göre ağız içerisindeki kas etkilenmesinin ölçüldüğü güzel bir çalışmanın özetini içeren link (Dil bağı dil ucuna kadar geldiğinde dil va ağız içi kaslarda etkilenme oranı en fazladır) >> Dil Bağı Türlerine Göre, Dil Bağı Uzunluğu ve Dil - Ağız Hareketlerinin ...)
Yeni bilgi - Dr.Kotlow' a göre dil bağının başlama noktası ile ile ucu arasındaki mesafe 3 mm' den daha kısa ise olukça şiddetli ankiloglossi (Sınıf IV) ve Coryllos dil bağı sınıflandırmasına göre ise dil bağı dil ucuna tam olarak ulaşmışsa Tip 1 dil bağı olarak ifade edilen en şiddetli dil bağı türü olarak belirlenmiştir.
Dil Bağına Bağlı Fonksiyonel Etkiler
Ankiloglossia tedavisi - dil bağı ameliyatı - Dil bağı tedavisi - Dil altı bağı kesilmesi - Dil bağı operasyonu |
Ankiloglossi olan hastalar için, fonksiyonel etkiler aşağıdakileri içerebilir:
• Beslenme sorunları. Ankiloglossia ile ilgili literatürde öncelikli olarak emzirme potansiyelindeki zorluklar ele alınmaktadır (Nicholson, 1991; Jain, 1995; Fitz-Desorgher, 2003; Ricke ve ark. 2003). Ankiloglossi olan yenidoğanların yaklaşık% 25' inde emilim için meme ucunu ağız içerisine alınması ve sağlıklı meme vakumlaması yapılması konusunda bazı sıkıntılar yaşasalar da; çoğunluğun erken beslenme sorunları olmaz (Bu kısımda yine değişiklik var ... arka dil bağı ve tip 1 ya da tip 2 ön dil bağı olan bebeklerde, dilde ritmik masaj şeklinde vakumlama hareketi yapılması engellenebilir, emerken zorlanma ya da meme ucu sorunu yaşanması halinde bebeklerin en erken sürede dil bağı ve dudak bağının değerlendirilerek tedavi edilmeleri gerekmektedir. Konu ile ilgili yine yakın zamanda yayınlanmış bir çalışmanın özetini içeren link >> Meme Emme Sorunu Olan ve Dil Bağı Olan Bebeklerde, Dil Bağı ...). Çocuk büyüdükçe ağız boşluğunda bir bolus hareket ettirmekte güçlük çekebilir. Bu problem kronik halitozise (ağız kokusuna) neden olabilir ve diş çürümesine katkıda bulunur. Yine bu konu ile ilgili olarak, dil bağı olan bebeklerin hem kendilerinin yeterli vakumlama yapamaması hemde annede memeye yapılan ve süt salgılanmasını uyaran masaj şeklindeki dil hareketlerini içeren sağlıklı emme olmaması sonucu süt salgısında azalma, meme apsesi, mem ucu hasarı gibi belirtiler sürekli vurgulanırken; fonksiyonel dil bağı olan bebeklerde reflü ve gaz yutma şikayetlerinin daha fazla olduğu vurgulandı. Yakın zamanda , dil bağı nedeniyle lokmayı ağız içerisinde döndüremeyen ve uzun süreli bekletilmesine bağı, genizden orta kulağa geri reflü olması ve orta kulak iltihhabı riskinde artış olması ile ilgili konuşmalar başladı ... Konu ile ilgili olarak önceden yayınladığım iki makale linki >> Dil Bağı ve Dudak Bağı, Bebeklerde Hava Yutma ve Reflüye Neden ... / Dil Bağı Olan Bebeklerde Emzirme Ultrasonu Videosu!
• Dentisyon. Lingual frenulum alt mandibular ön dişlerin arkasındaki diş eti sırtına yüksek bağlıysa, dişeti dişlerden çekip hatta mandibular diastemaya (dişlerin ayrık olması) neden olabilir. Bununla birlikte, bu genellikle 8-10 yaşına kadar bir problem değildir.
• Kozmetik ve kişisel etkileşimler. Hiç şüphe yok ki, ankiloglossia anormal görünebilir ve hatta çatallı veya "yılan" dil olarak tanımlanmıştır. "Fransız" öpüşme, bir dondurma konisi yalama ya da bir dilinde kar taneleri yakalama gibi sosyal ve eğlence fonksiyonlarında da zorluk çekilebilir.
•Konuşma. Yüzyıllar boyunca, dil ucu ankyloglossia nedeniyle iyi hareket edemezse, konuşmayı etkilemesi yaygın bir halk inancı olmuştur. Bu etkinin ortak inancı olmasına rağmen, ankiloglossia'nın tipik olarak konuşma kusurlarına neden olduğuna dair ampirik bir kanıt bulunmamaktadır. Aksine, birkaç yazar, hatta onlarca yıl önce bile güçlü bir nedensel ilişki olduğu inancıyla tartışmaktadır (Wallace, 1963; Block, 1968; Catlin ve De Haan, 1971; Wright, 1995; Agarwal & Raina, 2003). Buna ek olarak, dil bağının konuşma üzerindeki etkilerine değinen literatürde çok az sayıda makale bulunmaktadır. Dil bağı sınıflamasına göre fonksiyonel dil bağlarının konuşmada yavaşlama, duraksama, hızlı konuşurken netlik bozulması gibi sorun olması kaçınılmazdır. Yakın zamanda bu konu ile ilgili daha ayrıntılı makale yayınlayacağım ...
Bu raporlara ve kanıt eksikliğine rağmen, birçok uzman hala ankiloglossia'nın konuşma problemlerinin ortak bir nedeni olduğuna inanıyor. Yakın tarihli bir araştırmada, Messner ve Lalakea (2000), KBB'lerin% 60'ı, SLP (Speech-Language Pathologists (Konuşma Dili Patologları))' nın % 50'si ve çocuk doktorlarının% 23'ü ankiloglossia'nın konuşma problemlerine neden olabileceğini düşündüğü vurgulanmıştır. Literatürde bu varsayımı test etmiş bir çalışma aynı yazarlar tarafından yapılmıştır (Messner & Lalakea, 2002). Çalışmalarında 15 hastanın 9'u frenulektomi sonrası konuşmada "gelişme" göstermiştir. Bununla birlikte, ameliyat öncesi ve sonrası değerlendirmeler arasında aylarca zaman geçmiştir. Ayrıca, ameliyat öncesi kaydedilen misartikülasyon türleri hakkında bir bilgi yoktur.
Elbette, ankiloglossi bulunan ve konuşma problemleri bulunmadığı kesin olarak bilinen çocuklar da mevcuttur. Peki bu nasıl mümkün oluyor? Aslında, dilli ucu tarafından üretilen ses türlerini düşünürsek, dili kısıtlamanın konuşma üzerinde büyük bir etkisi olacağının mantıklı olmadığı düşünülmektedir. Lingual-alveoler sesler (t, d, n) dil ucunun üstü ile üretilir ve bu nedenle çok az dilli yükselme veya hareketlilikle üretilebilirler. / S / ve / z / sesleri, dil ucunun yalnızca biraz yükselmesini gerektirir, ancak ucu aşıldığında çok az bozulma ile üretilebilir. Dil ucunun yükseltilmesi gereken en çok bir / l / üretmek için alveol sırtına gelmektedir. Bununla birlikte, bu ses aslında dil ucu aşağı ve dilin dorsumunun alveol sırtı karşı teması ile üretilebilir. Dilin arka tarafı her iki taraftan yükseltildiği sürece dil ucu aşağı gelecek şekilde bile bir / r / ses üretilebilir. Bu seslerin tümü, önemli dili ucu kısıtlamasına rağmen üretilebilir. Bu, dil ucu bastırılmış halde veya mandibular gingivaya karşı üretildiğinde test edilebilir. Bu, eğer varsa, az miktarda seste bozulmaya neden olur (13 sene önce yazılmış olan bu bilgilerin yerine yenileri geliyor, şiddetli dil bağı olan hastalarda, yavaş konuşmada dahi ).
Ankiloglossia' nın konuşma üzerindeki etkisini değerlendirirken, dil-alveoler seslere (özellikle / l /) ve dişler arası seslere (sesli ve sessiz / th /) odaklanmak önemlidir. Çocuk, bu sesleri üretemiyorsa, yukarıda belirtilen diğer yerleştirme ile bile, dil bağı katkıda bulunan bir faktör olarak düşünülebilir ve diğer tüm konuşma sesleri normal şekilde üretilir. Ağız-motor disfonksiyon da varsa, dil bağı daha büyük bir problem olabilir. Ankiloglossia ve konuşma problemlerinin çocuklarda yaygın olarak görüldüğü bilinmelidir. Bu nedenle, bu koşulların birlikte görülmesi şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, iki ortak sorunun birlikte görülmesi, nedensel bir ilişki olduğu anlamına gelmez. Bunun yerine, konuşma sorunları ve ankiloglossia olduğunda, bu birliktelik olabilir ve konuşma problemleri için diğer nedenler düşünülmelidir (İşte burasına da eklemek gerekir, İrlanda' da 6 yaşında bir kız çocuğunun dil bağı kesildikten sonra konuşmaya başladığını anlatan bir haber yayınlanmıştı, bu haberin linki >> Video: Tongue ties in babies, the untethered truth. | Irish Examiner ve bu konu ile ilgili birkaç yıl önce yazığım benzer makale linki >> 2 Farklı Yanlış Eski Bilgi: “Dil Bağı Konuşma Bozukluğu Yapmaz” ya ... ).
Ankiloglossia doğumda belirtildiğinde, bir seçenek, erken beslenme sorunları olmadığı sürece onu yalnız bırakmak ve doğanın kendi rotasını almasına izin vermektir. Çocuğun yukarıda belirtilen sorunlardan herhangi birini gösterdiği durumlarda, frenektomi (dil cerrahi olarak serbest bırakılması) yapılabilir. Geçmiş dönemlerde, ebeler doğumdan hemen sonra frenulumu kesmek için keskin bir tırnak kullanırlarmış ...
Modern zamanlarda, frenekomi genellikle genel cerrah, kulak burun boğaz uzmanı, plastik cerrah veya oral cerrah tarafından yapılır hale gelmiştir. Her ne kadar bu ameliyatlar yaygın olarak yapılsa da, ameliyat için endikasyonların ne olduğu konusunda tutarlılık yok gibi gözükmektedir. Brinkman ve ark. Avustralya frenulektomi yapan oral ve maksillofasiyal cerrahlar, plastik cerrahlar ve pediatrik cerrahlar üzerinde yapılan bir ankette Brinkman ve ark. (2004), "Ameliyat sonrası klinik göstergeler veya ameliyattan sonraki fonksiyonel sonuçlarla ilgili açık fikir birliği yok" bildirmiştir (bu alana da net bilgiler eklemk istrerim, yakın zamanda dil bağı sınıflaması, fonsiyonel dil bağı ve serbest dil alanı hesaplaması tanımlanmıştır. Dil bağı kesilmesi sonrasında dikey düzlemde iyileşmenin teşfik edilmesi amacıyla dil bağı masajı ve dil bağı egzersizleri tanımlanmış ve konusunda uzman, eğitilmiş insanların bu işlemi yapması gerektiği vurgulanmıştır. Dr.Kotlow öncülüğünde tanımlamalar ve sınıflandırılmalar gelmiştir).
Frenektomi ofiste anestezik olmadan yapılabilir. Daha büyük çocuklarda, ameliyat işlemi gerçekleştirmek için ağız tabanına erişmek için hasta ile yeterli iş birliğinden emin olmak için genel anestezi gerektirebilir. Frenulum makasla veya elektrokoter ile kesilebilir (lazer, thermal welding de kullanılıyor şuan ...). Band ince ise genelde hiçbir dikiş gerektirmez. İşlemin gerçekleştirilmesi yalnızca birkaç dakika alır. Dil hareketi genellikle dil hareketliliğini sınırlayabilecek yapışıklıkların oluşmasını önlemek için yeterlidir. Ankiloglossi nadir durumlarda, dil ağız tabanına kadar skarlaşır ve dilin hareketliliğini ciddi şekilde sınırlar. Daha sonra, dili bıraktıktan sonra oluşan kusurun kapatılması için ağız tabanında bir dizi kanat oluşturulur. Bu "Z plasti tekniği", skar oluşumunu en aza indirir. Dil bağı kesilmesinin riskleri çok düşüktür, ancak ağrı, küçük kanamalar veya enfeksiyon da içerebilir (bu alana da eklemek isterim, ağız içi mukoza çevreden merkeze doğru iyileşme gösterir ve dil bağı ameliyatlarından sonra esas sorun hızlı iyileşme ve dil bağının yeniden kısmi de olsa ortaya çıkmasıdır. Kesi alanında ortaya çıkan elmas şeklindeki kesi alanının, yatay düzlem yerine dikey düzlemde iyileşmesi istenildiğinden masaj ya da dil egzersizi önerilmektedir. Bu konu ile ilgili görselli anlatım içeren yeni bilgileri bulabileceğiniz link >> Dil Bağı Ameliyatı ve Dudak Bağı Ameliyatı Sonrasında, Dil Bağı ...).
Konu ile ilgili önceden yayınladığım youtube deki videlora ulaşabileceğiniz link >> dil bağı Dr.Murat Enöz
Dr. Murat Enöz
KBB & BBC Uzmanı (MD, Otorhinolaryngology, Head and Neck Surgeon - ENT Doctor in Istanbul)
• Beslenme sorunları. Ankiloglossia ile ilgili literatürde öncelikli olarak emzirme potansiyelindeki zorluklar ele alınmaktadır (Nicholson, 1991; Jain, 1995; Fitz-Desorgher, 2003; Ricke ve ark. 2003). Ankiloglossi olan yenidoğanların yaklaşık% 25' inde emilim için meme ucunu ağız içerisine alınması ve sağlıklı meme vakumlaması yapılması konusunda bazı sıkıntılar yaşasalar da; çoğunluğun erken beslenme sorunları olmaz (Bu kısımda yine değişiklik var ... arka dil bağı ve tip 1 ya da tip 2 ön dil bağı olan bebeklerde, dilde ritmik masaj şeklinde vakumlama hareketi yapılması engellenebilir, emerken zorlanma ya da meme ucu sorunu yaşanması halinde bebeklerin en erken sürede dil bağı ve dudak bağının değerlendirilerek tedavi edilmeleri gerekmektedir. Konu ile ilgili yine yakın zamanda yayınlanmış bir çalışmanın özetini içeren link >> Meme Emme Sorunu Olan ve Dil Bağı Olan Bebeklerde, Dil Bağı ...). Çocuk büyüdükçe ağız boşluğunda bir bolus hareket ettirmekte güçlük çekebilir. Bu problem kronik halitozise (ağız kokusuna) neden olabilir ve diş çürümesine katkıda bulunur. Yine bu konu ile ilgili olarak, dil bağı olan bebeklerin hem kendilerinin yeterli vakumlama yapamaması hemde annede memeye yapılan ve süt salgılanmasını uyaran masaj şeklindeki dil hareketlerini içeren sağlıklı emme olmaması sonucu süt salgısında azalma, meme apsesi, mem ucu hasarı gibi belirtiler sürekli vurgulanırken; fonksiyonel dil bağı olan bebeklerde reflü ve gaz yutma şikayetlerinin daha fazla olduğu vurgulandı. Yakın zamanda , dil bağı nedeniyle lokmayı ağız içerisinde döndüremeyen ve uzun süreli bekletilmesine bağı, genizden orta kulağa geri reflü olması ve orta kulak iltihhabı riskinde artış olması ile ilgili konuşmalar başladı ... Konu ile ilgili olarak önceden yayınladığım iki makale linki >> Dil Bağı ve Dudak Bağı, Bebeklerde Hava Yutma ve Reflüye Neden ... / Dil Bağı Olan Bebeklerde Emzirme Ultrasonu Videosu!
• Dentisyon. Lingual frenulum alt mandibular ön dişlerin arkasındaki diş eti sırtına yüksek bağlıysa, dişeti dişlerden çekip hatta mandibular diastemaya (dişlerin ayrık olması) neden olabilir. Bununla birlikte, bu genellikle 8-10 yaşına kadar bir problem değildir.
• Kozmetik ve kişisel etkileşimler. Hiç şüphe yok ki, ankiloglossia anormal görünebilir ve hatta çatallı veya "yılan" dil olarak tanımlanmıştır. "Fransız" öpüşme, bir dondurma konisi yalama ya da bir dilinde kar taneleri yakalama gibi sosyal ve eğlence fonksiyonlarında da zorluk çekilebilir.
•Konuşma. Yüzyıllar boyunca, dil ucu ankyloglossia nedeniyle iyi hareket edemezse, konuşmayı etkilemesi yaygın bir halk inancı olmuştur. Bu etkinin ortak inancı olmasına rağmen, ankiloglossia'nın tipik olarak konuşma kusurlarına neden olduğuna dair ampirik bir kanıt bulunmamaktadır. Aksine, birkaç yazar, hatta onlarca yıl önce bile güçlü bir nedensel ilişki olduğu inancıyla tartışmaktadır (Wallace, 1963; Block, 1968; Catlin ve De Haan, 1971; Wright, 1995; Agarwal & Raina, 2003). Buna ek olarak, dil bağının konuşma üzerindeki etkilerine değinen literatürde çok az sayıda makale bulunmaktadır. Dil bağı sınıflamasına göre fonksiyonel dil bağlarının konuşmada yavaşlama, duraksama, hızlı konuşurken netlik bozulması gibi sorun olması kaçınılmazdır. Yakın zamanda bu konu ile ilgili daha ayrıntılı makale yayınlayacağım ...
Bu raporlara ve kanıt eksikliğine rağmen, birçok uzman hala ankiloglossia'nın konuşma problemlerinin ortak bir nedeni olduğuna inanıyor. Yakın tarihli bir araştırmada, Messner ve Lalakea (2000), KBB'lerin% 60'ı, SLP (Speech-Language Pathologists (Konuşma Dili Patologları))' nın % 50'si ve çocuk doktorlarının% 23'ü ankiloglossia'nın konuşma problemlerine neden olabileceğini düşündüğü vurgulanmıştır. Literatürde bu varsayımı test etmiş bir çalışma aynı yazarlar tarafından yapılmıştır (Messner & Lalakea, 2002). Çalışmalarında 15 hastanın 9'u frenulektomi sonrası konuşmada "gelişme" göstermiştir. Bununla birlikte, ameliyat öncesi ve sonrası değerlendirmeler arasında aylarca zaman geçmiştir. Ayrıca, ameliyat öncesi kaydedilen misartikülasyon türleri hakkında bir bilgi yoktur.
Elbette, ankiloglossi bulunan ve konuşma problemleri bulunmadığı kesin olarak bilinen çocuklar da mevcuttur. Peki bu nasıl mümkün oluyor? Aslında, dilli ucu tarafından üretilen ses türlerini düşünürsek, dili kısıtlamanın konuşma üzerinde büyük bir etkisi olacağının mantıklı olmadığı düşünülmektedir. Lingual-alveoler sesler (t, d, n) dil ucunun üstü ile üretilir ve bu nedenle çok az dilli yükselme veya hareketlilikle üretilebilirler. / S / ve / z / sesleri, dil ucunun yalnızca biraz yükselmesini gerektirir, ancak ucu aşıldığında çok az bozulma ile üretilebilir. Dil ucunun yükseltilmesi gereken en çok bir / l / üretmek için alveol sırtına gelmektedir. Bununla birlikte, bu ses aslında dil ucu aşağı ve dilin dorsumunun alveol sırtı karşı teması ile üretilebilir. Dilin arka tarafı her iki taraftan yükseltildiği sürece dil ucu aşağı gelecek şekilde bile bir / r / ses üretilebilir. Bu seslerin tümü, önemli dili ucu kısıtlamasına rağmen üretilebilir. Bu, dil ucu bastırılmış halde veya mandibular gingivaya karşı üretildiğinde test edilebilir. Bu, eğer varsa, az miktarda seste bozulmaya neden olur (13 sene önce yazılmış olan bu bilgilerin yerine yenileri geliyor, şiddetli dil bağı olan hastalarda, yavaş konuşmada dahi ).
Ankiloglossia' nın konuşma üzerindeki etkisini değerlendirirken, dil-alveoler seslere (özellikle / l /) ve dişler arası seslere (sesli ve sessiz / th /) odaklanmak önemlidir. Çocuk, bu sesleri üretemiyorsa, yukarıda belirtilen diğer yerleştirme ile bile, dil bağı katkıda bulunan bir faktör olarak düşünülebilir ve diğer tüm konuşma sesleri normal şekilde üretilir. Ağız-motor disfonksiyon da varsa, dil bağı daha büyük bir problem olabilir. Ankiloglossia ve konuşma problemlerinin çocuklarda yaygın olarak görüldüğü bilinmelidir. Bu nedenle, bu koşulların birlikte görülmesi şaşırtıcı değildir. Bununla birlikte, iki ortak sorunun birlikte görülmesi, nedensel bir ilişki olduğu anlamına gelmez. Bunun yerine, konuşma sorunları ve ankiloglossia olduğunda, bu birliktelik olabilir ve konuşma problemleri için diğer nedenler düşünülmelidir (İşte burasına da eklemek gerekir, İrlanda' da 6 yaşında bir kız çocuğunun dil bağı kesildikten sonra konuşmaya başladığını anlatan bir haber yayınlanmıştı, bu haberin linki >> Video: Tongue ties in babies, the untethered truth. | Irish Examiner ve bu konu ile ilgili birkaç yıl önce yazığım benzer makale linki >> 2 Farklı Yanlış Eski Bilgi: “Dil Bağı Konuşma Bozukluğu Yapmaz” ya ... ).
Ankiloglossia tedavisi
Ankiloglossia doğumda belirtildiğinde, bir seçenek, erken beslenme sorunları olmadığı sürece onu yalnız bırakmak ve doğanın kendi rotasını almasına izin vermektir. Çocuğun yukarıda belirtilen sorunlardan herhangi birini gösterdiği durumlarda, frenektomi (dil cerrahi olarak serbest bırakılması) yapılabilir. Geçmiş dönemlerde, ebeler doğumdan hemen sonra frenulumu kesmek için keskin bir tırnak kullanırlarmış ...
Modern zamanlarda, frenekomi genellikle genel cerrah, kulak burun boğaz uzmanı, plastik cerrah veya oral cerrah tarafından yapılır hale gelmiştir. Her ne kadar bu ameliyatlar yaygın olarak yapılsa da, ameliyat için endikasyonların ne olduğu konusunda tutarlılık yok gibi gözükmektedir. Brinkman ve ark. Avustralya frenulektomi yapan oral ve maksillofasiyal cerrahlar, plastik cerrahlar ve pediatrik cerrahlar üzerinde yapılan bir ankette Brinkman ve ark. (2004), "Ameliyat sonrası klinik göstergeler veya ameliyattan sonraki fonksiyonel sonuçlarla ilgili açık fikir birliği yok" bildirmiştir (bu alana da net bilgiler eklemk istrerim, yakın zamanda dil bağı sınıflaması, fonsiyonel dil bağı ve serbest dil alanı hesaplaması tanımlanmıştır. Dil bağı kesilmesi sonrasında dikey düzlemde iyileşmenin teşfik edilmesi amacıyla dil bağı masajı ve dil bağı egzersizleri tanımlanmış ve konusunda uzman, eğitilmiş insanların bu işlemi yapması gerektiği vurgulanmıştır. Dr.Kotlow öncülüğünde tanımlamalar ve sınıflandırılmalar gelmiştir).
Frenektomi ofiste anestezik olmadan yapılabilir. Daha büyük çocuklarda, ameliyat işlemi gerçekleştirmek için ağız tabanına erişmek için hasta ile yeterli iş birliğinden emin olmak için genel anestezi gerektirebilir. Frenulum makasla veya elektrokoter ile kesilebilir (lazer, thermal welding de kullanılıyor şuan ...). Band ince ise genelde hiçbir dikiş gerektirmez. İşlemin gerçekleştirilmesi yalnızca birkaç dakika alır. Dil hareketi genellikle dil hareketliliğini sınırlayabilecek yapışıklıkların oluşmasını önlemek için yeterlidir. Ankiloglossi nadir durumlarda, dil ağız tabanına kadar skarlaşır ve dilin hareketliliğini ciddi şekilde sınırlar. Daha sonra, dili bıraktıktan sonra oluşan kusurun kapatılması için ağız tabanında bir dizi kanat oluşturulur. Bu "Z plasti tekniği", skar oluşumunu en aza indirir. Dil bağı kesilmesinin riskleri çok düşüktür, ancak ağrı, küçük kanamalar veya enfeksiyon da içerebilir (bu alana da eklemek isterim, ağız içi mukoza çevreden merkeze doğru iyileşme gösterir ve dil bağı ameliyatlarından sonra esas sorun hızlı iyileşme ve dil bağının yeniden kısmi de olsa ortaya çıkmasıdır. Kesi alanında ortaya çıkan elmas şeklindeki kesi alanının, yatay düzlem yerine dikey düzlemde iyileşmesi istenildiğinden masaj ya da dil egzersizi önerilmektedir. Bu konu ile ilgili görselli anlatım içeren yeni bilgileri bulabileceğiniz link >> Dil Bağı Ameliyatı ve Dudak Bağı Ameliyatı Sonrasında, Dil Bağı ...).
Konu ile ilgili önceden yayınladığım youtube deki videlora ulaşabileceğiniz link >> dil bağı Dr.Murat Enöz
KBB & BBC Uzmanı (MD, Otorhinolaryngology, Head and Neck Surgeon - ENT Doctor in Istanbul)
Muayenehane (Private Office):
Adres (Address): İncirli Cad., No:41, Kat:4, Dilek Pastanesi Üstü (Dilek Patisserie Building), Posta kodu: 34147, Bakırköy - İstanbul
Randevu Tel (Appointment Phone): 0212 561 00 52
E-mail: muratenoz@gmail.com
Cep tel (Mobile phone): (+90) 533 6550199
Fax: (+90) 212 542 74 47
aka dil bağı
ankiloglossi
ankiloglossia
ankiloglossia belirtileri
ankiloglossia tedavisi
dil bağı
dil bağı ameliyatı
dil bağı operasyonu
dil bağı tedavisi
kısa dil bağı
ön dil bağı
Yer:
Zuhuratbaba Mahallesi, İncirli Cad. Dilek Pastanesi Üstü No:41, 34147 Bakırköy/İstanbul, Türkiye
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder